enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Ben Eşimi Çok Sevmiştim

Kapıyı öyle sert açmışım ki menteşelerden çıkan ses bütün ofisi çınlattı. Herkesin gözleri bana çevrilmişti. Ama ben sadece onu görüyordum: Eşim. Eşimdi hâlâ, değil mi? İçerideydi, odasının camı açıktı ama sesi çıkmamıştı. Şaşkınlıkla kapının önünde dikilen sekreterin yanından geçip kapıyı açtım. O an hayatımın en tuhaf anlarından biriydi. Kalbim hızla çarpıyordu ama bir yandan da sanki zaman durmuş gibiydi. Kapının aralığından içeri baktım. Eşim yalnızdı. Elinde telefon, yüzü bembeyaz… Gözleri beni görünce büyüdü ama bir kelime dahi etmedi. “Telefonlarını neden açmıyorsun?” dedim. Sadece baktı. “Buraya geldiğimde herkes birbirine bakıp durdu. Ne oluyor?” dedim, sesim titriyordu. Aramızda uzun bir sessizlik oldu. Sanki bütün ofis duvarları üstüme çökmüştü. En sonunda, derin bir nefes aldı: “Konuşmamız gerek,” dedi. Bu sözleri duymak bile yeterince ürkütücüydü. Ama gözlerinde ilk kez bana dair bir suçluluk vardı. Bir anneye, bir eşe değil de, bir yabancıya bakar gibi baktı bana. İçim parçalanıyordu ama hâlâ onun kötü biri olmadığını düşünmek istiyordum. Koltuklardan birine oturdum, “Dinliyorum,” dedim. Başını önüne eğdi. “Son birkaç aydır sana karşı uzaklaştığımı fark ettiğini biliyorum. Ve yalan söylemeyeceğim. Evet, hayatımda başka biri oldu.” Bu cümle… İşte o an, nefesim kesildi. Kalbim paramparça oldu. Ellerim buz gibi oldu ama ağlamadım. O an ağlamadım. “Eşimdin sen,” dedim sadece. “Birlikte büyüdük biz. Çocuklarımızı büyüttük, acılarımızı paylaştık. Nasıl oldu bu?” Anlattı. O kadının kim olduğunu, nasıl tanıştıklarını, nasıl başta sadece bir arkadaşlık gibi başladığını… Ama sonrasında duygularının değiştiğini. “Ben seni hâlâ seviyorum ama… farklı bir şekilde,” dedi. Ne garipti. Bir yandan öfkelenmek, onu orada terk etmek istiyordum. Ama diğer yandan… hayır, başka bir şey vardı içimde. Ayağa kalktım. “Biliyor musun,” dedim, “Sana olan güvenimle savaştım ben yıllarca. Herkesin bana ‘yapma’ dediği zamanlarda seninle evlenmek için mücadele ettim. Şimdi… Yirmi iki yıl sonra bunu duyuyorum. Ama ben sana küs gitmeyeceğim. Ben önce bir kadın, sonra bir anneyim. Sadece bir eş değil.” Ofisten çıktım. Bütün gözler peşimdeydi ama hiçbirini umursamadım. Arabama bindim ve deniz kıyısına gittim. Uzun süre suya baktım. Ağladım. İçimdeki her şey döküldü gözyaşı olup. Ama o an bir karar verdim. Ben bu hikâyenin mağduru olmayacaktım. Ben yeniden doğacaktım. AYLAR SONRA… Boşanma gerçekleşti. Evet, acıydı. Ama her ayrılık bir son değildi. Benim için bir başlangıçtı. Önce bir terapiye başladım. Sonra yıllardır ertelediğim üniversite hayalime döndüm. Sosyoloji bölümüne kaydoldum. Artık insanların duygularını anlamak, onlara destek olmak istiyordum. Çocuklarım yanımdaydı. Onlara hiç babaları hakkında kötü bir söz söylemedim. Çünkü biliyordum; nefret yüklenmek, insanı sadece daha da yorar. Ben içimi iyilikle, sabırla ve şefkatle doldurmayı seçtim. Bir gün bir kadın danışanım bana dedi ki: “Ben bu acıdan sağ çıkamam.” Ona sadece şunu söyledim: “Çıkarsın. Ben çıktım. Yaralı bir kadındım ama yaralarımı yaza çevirdim. Kendine inandığında, hiçbir şey seni yıkamaz.” O kadın şimdi bir psikolojik danışmanlık merkezinde gönüllü çalışıyor. Tıpkı benim gibi. VE DERS: Bazen en güvendiğiniz kişi sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Ama bu sizin değerinizden bir şey eksiltmez. İnsan, her yıkılıştan sonra yeniden ayağa kalkabilir. Bize düşen, başımıza gelenle değil; onunla ne yaptığımızla tanımlanmak. Ben artık geçmişime bir yük gibi değil, bir öğretmen gibi bakıyorum. Çünkü acılar büyütür. Ve büyüdüğümüzde, başkalarına ışık olabiliriz.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..
error: Content is protected !!