enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Esimin saglik sorunları vardı, görevlerini yerine getirmiyordu

Başlarda her şey normaldi. Sohbet ediyorduk, kitaplardan konuşuyorduk, yemek yaparken yardım ediyordu. Uzun zamandır görmediğim bir ilgiydi bu. Ama farkındaydım, bu ilgi farklıydı. Benim gibi yaş almış, hayatı boyunca kendini sadece başkalarına adamış bir kadın için fazlaydı. Kabul etmeliyim ki, içimden bir yerlerde kuruyan bir çiçek vardı ve o birkaç güzel sözle yeniden su bulmuş gibiydi.
Cevap vermedi. Yüzüme baktı, bir yabancı gibi değil… Tanıdık biri gibi. Sanki ben onun hakkıymışım gibi.
Yatağımdan fırladım, gözlerimden yaşlar süzülürken “Git buradan!” diye bağırdım. Önce durdu, sonra gülümsedi. “Sadece konuşmak istemiştim,” dedi. Ama o sesin içinde bir tuzak vardı. Kapıya koşarak çıktım. Sokak lambalarının altında yalnız başıma ağlaya ağlaya yürüdüm. Nereye gideceğimi bilmiyordum.
Ertesi gün her şeyi eşime anlattım. Yüzüme bile bakmadı. “Abartıyorsun,” dedi. Kızım beni suçladı. Oğlan, bana iftira attığımı söyledi. Ne kadar ağlasam da, ne kadar anlatmaya çalışsam da… Kimse bana inanmadı. Evden gitmek zorunda kaldım. Kendi evimden, kendi yuvamdan…
Aylar geçti… Sessizliğe alıştım. Yalnızlığa değil. Şimdi küçük bir odada yaşıyorum. Bazen duvarda asılı duran eski bir fotoğrafa bakıyorum. Üçümüz yan yana gülümsüyoruz. O anın içine dönmek istiyorum ama gidemiyorum.
İçimde bir kırıklıkla yaşıyorum. En çok da anlaşılmamış olmanın acısıyla. Sadece şunu bilmenizi isterim: Ben kimsenin kötülüğünü istemedim. Sadece sevilmek, değer görmek istemiştim. Ama kalbimi açtığım her kapı, beni biraz daha karanlığa sürükledi.
Evet, bu hikâye trajik bitti belki ama içimde hâlâ küçücük bir umut var: Bir gün biri çıkıp da gerçekten “Ben seni anlıyorum” der mi?

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..
error: Content is protected !!