İstanbul’dan gelen son uçuş yolcuları yorgun bir şekilde gümrüğe doğru sürüklediler, valizleri şırıltıyla seslerin uğultusunu boğdular. Memur ve ortağı Alman Çoban Köpeği Luna ise bagajları sistemli bir şekilde inceledi.
Luna isimli arama köpeği, her zaman sakin ve itaatkar, birden gerildi, sanki bir tehdit hissetmiş gibi. Burun delikleri hızla parladı ve boğazından derin bir hırıltı koptu. Bebek arabalı kadın köpeği görünce solgunlaştı, çaresizlik içinde kulpuna sarıldı, sesi titriyor:
— “O köpeği bebeğimden uzak tut! “
Andrei Luna’yı geri aramaya çalıştı ama bunca yıl sonra ilk kez dinlemedi. Bir çırpıda bebek arabasının üzerine atladı, patileri kenarlara çarptı ve açık mavi battaniye kenara düştü.Luna’nın güçlü patileri bebek arabasının kenarlarına çarpınca, hafif bir çınlama yankılandı terminalde. Açık mavi battaniye kenara düştü. Altında, sevimli bir bebek yüzü yerine… parlak metal bir kutu, üzerinde uyarı işaretleri, çevresinde kablolarla sarılmış düzensiz bir düzenek ortaya çıktı.
İçinde bir bebek yoktu.
Andrei refleksle geri çekildi.
“Geri çekilin! Herkes geri çekilsin!” diye bağırdı. Güvenlik alarmı devreye girdi. Anonslar yükseldi, insanlar paniğe kapılmış şekilde geriye koştu. Kadın olduğu yerde çöktü. Yüzü solgun, dudakları morarmıştı.
“Ben… sadece onu ulaştırmak istedim…” dedi anlaşılmaz bir tonda.
Luna hırlamayı bırakmış, bombanın başında hareketsiz durmuştu — tıpkı eğitildiği gibi. Gözleri kıpırtısızdı. Sanki değil, niyetin kendisini koklamıştı.
manları dakikalar içinde geldi. Kadın gözaltına alındı. İsmi Elena’ydı. Sıradan bir yolcu profili çiziyordu: temiz pasaport, boş sabıka kaydı, yeni doğmuş bir bebeğin belgeleri… ama bebek yoktu.
Sorgu başladığında, Elena konuşmayı reddetti. Ancak bir şey çok netti: bu düzenek, profesyonelce hazırlanmış, bir uçak içine sokulmak için özel olarak kamufle edilmiş bir düzendi. İçinde şarapnel parçaları, zamanlayıcı ve tetikleyici düzeneği vardı.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..