“Ne rezalet!” diye homurdanmaya başladı bir
izleyici. “Kim o kirli köpeği buraya getirdi?
Havuz aftık kullanılamaz hâle geldi.” Derken
bir diğer ses, yumuşak bir yakarışla karşılık
verdi: “Bırakın onu, belki sıcaktan bunaldı. O
da canlı, değil mi?”
Görünüşte bunun bir serinleme çabası
olduğunu düşündüler, Ancak köpek, bir anda
derin bir sıçrayışla havuza atladı.
Kahkahalar, çığlıklar… ama gerçek sebep su
yüzeyine çıktıktan kısa süre sonra ortaya çıktı.
Köpek kulaç atarak havuz kenarına yüzdü ve
ağzına sıkıca tuttuğu şeyi gösterdi.
İnsanların tepkisi endişeye dönüştü. Suya
bakınca, ağızda gördükleri şey oyuncağın ya
da havlunun şekli değildi—fark ettiklerinde
nefesleri kesildi: Küçük bir kız çocuğunun
giysisiydi. Minik beden suyun içinde boğulma
tehlikesi geçirmiş, ağzı ve yüzü ıslak haldeydi.
Gözyaşları ve korku hâlâ üzerindeydi.
Havuz başından yükselen panikle koşan
kalabalık arasında, bir anne diz çöküp çocuğu
nazikçe köpeğin ağzından aldı. Baba ise
telaşla ambulansı arıyordu. Sesler, feryatlar,
zamanın bir anda ağırlaştığı o an… ama umut
da oradaydı.Neyse ki, küçük kız biraz su yutmuş, ama
durumu kritik değildi. Olay yerine ulaşan sağlık
ekipleri, onu kıyafetlerini değiştirilmiş ve
annesinin kucağında, güvenli bir biçimde
dinlenirken buldular Doktorlar, her şeyin
zamanında fark edilmiş olmasının hayati önemi
olduğunu söyleyecekti.
Ve köpek.„ O sadece havuzun kenarında, ıslak
tüyleri altında, yorgun ama gururlu bir
sessizlikle uzanmıştı. Gözünde hem bir huzur
hem de bir kahramanlık yorgunluğu vardı.
O gün orada bulunan herkesin aklında bir kez
daha yer etti bu olay: Köpekler su kenarına ait
olabilir—özellikle yaşam kurtaran bir bekçinin
cesaretiyle.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..