Bir akşam, çocukluk dostu ve avukatı Kerem Altaş, Yılmaz’ı ziyaret ettiğinde, Yılmaz içersinde varolduğu çaresizliği açıkça dile getirdi. “Gerçek bir aşk istiyorum, beni ben olduğum amacıyla gören biri, servetim amacıyla değil,” dedi. Kerem ona destek oldu ve ne gerçeklştirmeyi planladığını sordu. Yılmaz’ın gözlerinde bir parıltı belirdi ve büyük bir karar verdi: Şehrin en büyük hastanesini açacak, ama kendisi orada temizlik görevlisi olarak çalışacaktı. Adını değiştirecek, kimse kim olduğunu bilmeyecekti. İnsanların kendine sıradan bir işçi gibi nasıl davrandığını görmek istiyordu. Statü fark etmeksizin herkese saygı gösteren gerçek birini bulmak onun tek arzusu olmuştu.
Yıldız Işığı Hastanesi’nin açılışı büyük bir heyecanla gerçekleşti. En nitelikli hekimler, hemşireler ve personel, şık kıyafetleriyle hazır bulunuyordu. Fakat temizlik görevlileri arasında Emre Tuna adıyla yeni başlayan Yılmaz, diğer çalışanlar doğrultusundan küçümseniyor, bilhassa birtakım hemşirelerin kendine karşı soğuk ve kibirli tavırları ilgi çekiyordu. Başhemşire Merve Yalçın, Emre’ye sert davranıyor, temizlikçileri aşağılıyor, onları hastanenin civarına ideal görmüyordu.
Emre, bütün bu olumsuzluklara karşın vazifesini en iyi şekilde yapmaya çalışıyordu. Öğle arasında personel yemekhanesinde yalnız başına yemek yerken, hekim Kıvanç Demirel onun beraberinden küçümseyici bir bakışla geçti ve “Artık buraya herkesi alıyorlar,” diyordu. Emre’nin yüreği burkuldu, Kerem ise ona destek sunarak sabırlı olmasını söyledi.
Hastanenin diğer ucunda, Elif Nazarslan isminde genç bir bayan vardı. Elif, bekar bir anneydi ve hemşirelik okulundan mezun olmasına karşın parasal zorluklar nedeniyle istediği işi bulamamıştı. Bir gün Yıldız Işığı Hastanesi’nde hemşirelik pozisyonu amacıyla başvurdu fakat geç kalmıştı ve iş diğer birine verilmişti. Umutsuzca hastane kapısında ağlarken, temizlik görevlisi olarak çalışmaya razı oldu. Elif, kızı Müjde ve babası İsmail’in desteği sayesinde zorluklara karşın mücadele ediyordu.
Elif’in hastanedeki ikinci günü zorluklarla geçti. Hemşireler doğrultusundan alay edildi, küçümsendi. Fakat Elif pes etmedi, vazifesini en iyi şekilde yapmaya devam etti. Bir gün, hastanede doğuma yakın acı çeken bir bayana yardım etti ve eğitimi olmamasına karşın soğukkanlılıkla doğumu gerçekleştirdi. Bu hadise hastanede büyük yankı uyandırdı. Doktor Vedat Özgür, Elif’in cesaretini ve yardımseverliğini takdir etti ve onu koridorun başına aldı.
Fakat hemşireler arasında kıskançlık ve hiddet büyüyordu. Elif’in başarısı, onların kibirli tavırlarını daha da meydana koydu. Emre Tuna ise Elif’in beraberinde durarak ona destek oldu. İkisi arasında derin bir arkadaşlık ve emniyet bağları oluşuyordu.
Bir gün Elif’in ufak kızı Müjde hastalandı. Elif, çaresizce hastaneye koştu ama birtakım hemşireler parasını ödemediği amacıyla kızına yardım etmeyi reddetti. Emre ve Musa Demir bu hale araya girmek ederek Elif ve kızına sahip çıktı. Doktor Vedat Özgür de araya girmek ederek Müjde’nin tedavisini üstlendi ve hastanenin içersinde gerçek bir vicdanın var olduğunu gösterdi.Yılmaz, temizlik görevlisi kimliğiyle hastanede gördüklerinden son derece etkilenmişti. İnsanların gerçek yüzünü görmüş, kibirli ve merhametsiz tavırları onu üzmüştü. Fakat Elif ve Vedat gibi insanlara rastlamış, umudunu korumaya başlamıştı. Avukatı Kerem ile yaptığı konuşmalarda, Elif’in hikayesinden etkilendiğini ve gerçek kimliğini açıklamanın zamanının yaklaştığını söyledi.