
Safran adını verdiği devasa bir pythonu evinde besliyordu
üç yıl olmuştu, evcil olmuştu gibi görünüyordu. Ailesi sürekli uyarmıştı: “Dikkat et, bu bir yırtıcı.” Ama o hep gülümseyerek, “O beni sever, bana zarar vermez,” derdi.
Zamanla Python garip davranmaya başladı: yemeyi kesti, geceleri teraryumdan çıkıp bedenine sarıldı, gövdesini beline doladı, göğsüyle karın arasına kıvrıldı. Türettiği bu temas, ilk başta huzur verici gibiydi; ama göğüs kafesinin yükselip alçalmasıyla her gece biraz daha baskı hissetmeye başladı.

Safran adını verdiği devasa bir pythonu evinde besliyordu
Bir gece ansızın tıslama sesiyle irkildi. Veterinerin açıklaması buz gibiydi: “Bu sevgi değil. Bu, büyük bir pythonun sâdece avını hazırlaması. Sizi yutmaya hazırlanıyor.” O an Safran’ın kalkışlarını, sarılmalarını, bedenini ölçüşünü anlamıştı.
O akşam direk reptil merkezini aradı. Safran, geniş kafesinde, deneyimli eller tarafından alındı. Kadın, sabaha kadar yatağında oturdu, gözleri kapalı ama zihni uyanıktı. Ertesi gün, evin içinde ölümün kıyısına gelmiş olsa da yeniden nefes alan bir insandı.