Tam altı saat boyunca ağlayan bu bebeği susturmak kimsenin elinden gelmiyordu.Gece nöbetine giren doktorlar, artık bir çözüm bulamayacaklarını düşündükleri anda, hastanenin kapısından içeri sıra dışı biri girdi: Üstü başı deri ceketli, yüzünde yorgun ama kararlı bir ifade olan bir adam. Elinde kaskı, üzerinde motosiklet kulübüne ait bir arma.Peki bu adamın sırrı neydi…..
Bir üniversite hastanesinin onkoloji bölümünde saatlerdir dinmek bilmeyen bir çığlık yankılanıyordu. Henüz 15 aylık olan minik Emir, kemoterapi tedavisinin yan etkileriyle mücadele ediyor, bağışıklık sistemi zayıfladıkça ağlama krizleri artıyordu. Doktorlar serumları değiştirdi, hemşireler kucağına aldı, annesi ninniler söyledi ama hiçbiri işe yaramadı. Tam altı saat boyunca ağlayan bu bebeği susturmak kimsenin elinden gelmiyordu.
Gece nöbetine giren doktorlar, artık bir çözüm bulamayacaklarını düşündükleri anda, hastanenin kapısından içeri sıra dışı biri girdi: Üstü başı deri ceketli, yüzünde yorgun ama kararlı bir ifade olan kel bir adam. Elinde kaskı, üzerinde motosiklet kulübüne ait bir arma…
Adı Ali idi. 42 yaşında, ileri evre lenfoma hastası bir motosikletçiydi. Kemoterapi seansına gelmişti, ama bu gece onu başka bir şey bekliyordu. Koridorda yankılanan bebek çığlıklarını duyunca durdu. Hemşirelere dönüp, “İzin verir misiniz? Bir deneyeyim,” dedi. Herkes şaşkındı, ama kimse karşı çıkmadı. Zaten denemeyecek bir şey kalmamıştı.
Ali, odaya girdiğinde bebek hâlâ kıpkırmızı olmuş yüzüyle ağlıyordu. Adam yere oturdu, kaskını yanına koydu ve sessizce cebinden küçük bir motosiklet anahtarlığı çıkardı. Sadece elini uzattı… Bebek gözyaşları içinde bu parlak anahtarlığa baktı.
Sonra —inanılmaz bir şey oldu. Emir bir anda sessizleşti. Ağlaması kesildi. Adamın yüzüne baktı, sonra ellerine… ve ilk kez saatler sonra bir tebessüm beliriverdi. Sessizlik tüm odayı sardı. Tüm doktorlar, hemşireler ve ailesi dışarıdan cama yapışmış şekilde bu anı izliyordu. Şaşkınlık, yerini gözyaşlarına bıraktı.
Doktorlardan biri, “Tıbbi olarak açıklayamayız,” dedi. “Ama belli ki ruh aynı acıyı tanıdığında, kelimelere gerek kalmıyor.”
O gece bebek ilk kez uyuyabildi. Motorcu Ali ise kendi kemoterapi seansını sessizce, kapının dışında, bir hayatı susturarak geçirdi.
Belki ilaç olmadı… belki terapi değil… ama o motorcu, bebeğin çığlıklarına kalbiyle cevap verdi.
Ve bazen… iyileşmenin başladığı yer tam da budur.