O günden sonra ona her gün kahvaltı getirdim. Kim olduğunu ya da neden yalnız, ebeveynsiz olduğunu hiç söylemedi. Çocuk sadece yedi ve her zaman teşekkür etti.
Ve sonra bir gün gelmedi. Dışarıdan motor sesleri duyana kadar kapıya bakarak beklemeye devam ettim. Dört siyah cip girişte durdu. Üniformalı adamlar içeri girdi ve sessizce bana bir mektup uzattı……
Her sabah güneşin ilk ışıklarıyla birlikte, içimde bir merhamet tohumu filizlenir ve yüzümdeki gülümsemeyle birlikte uyanırım. Yalnız bir çocuğun, gözlerinde kaybolmuş bir boşlukla hayata tutunmaya çalıştığını görmek, yüreğimin derinliklerinde bir acı hissi uyandırıyor. O, belki de kendince bir savaş veriyordu; kim bilir, belki de içindeki yalnızlıkla başa çıkmaya çalışıyordu. Yönetimin gözlerinden uzak, gizli bir köşede, ona sunduğum bir dilim ekmek ve bir avuç sevgi, onun için her şeyin ötesindeydi. Gözlerindeki o derin boşluk, benim ona sunduğum her lokmada biraz daha doluyor, aramızda kurduğumuz o görünmez bağ güçleniyordu. Bu küçük ama anlamlı eylem, benim için sadece bir sabah ritüeli değil, aynı zamanda insanlığın özündeki merhameti hatırlatan bir yolculuktu.Bu alışverişin sonunda, yalnız bir çocuğun yüzündeki belirsizlik yerini umut dolu bir gülümsemeye bırakmaya başladı. Her sabah o gizli buluşmalar, benim ruhumun derinliklerinde bir şeyleri değiştirdi; belki de onun yalnızlığını paylaşmak, benim kendi yalnızlık duyguma bir ayna tutuyordu. Zamanla, sadece ona değil, aynı zamanda kendime de bir şeyler vermiş oluyordum. Bazen küçük bir iyilik, büyük değişimlerin kapısını aralayabiliyor. O sıradan sabahlarda, sıradan bir insan olarak yaptığım bu şey, belki de hayatta kalmanın ve dayanışmanın gerçek anlamını ortaya koydu. Yalnızlık, sevgiyle sarıldığında, bir nebze olsun hafifliyordu; o çocukla birbirimizi anladığımız o anlarda, hayatın karmaşasında kaybolmuş olan umut ışığını yeniden buluyorduk. Her sabah, o çocuğun gözlerindeki parıltı, bana insan olmanın derin anlamını hatırlatıyordu; belki de bir gün, başkaları da aynı cesareti gösterip, yalnız kalmış olanlara uzanacaklardı.