enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Kocam, bir teknoloji imparatorluğu kurmak için 25 milyon dolarlık mirasımı aldı

Bir zamanlar sonsuza dek yuvam olacağına inandığım evin görkemli fuayesinde donup kalmıştım. Kristal avizenin ışığı, tasarımcı bavulların özenle durduğu parlak mermer zeminde parıldıyordu; kelimelere ihtiyaç duymayan, söylenmemiş bir mesajdı bu. Bavullara bakarken elim titriyordu. Geçen yıl bana verdiği doğum günü hediyesiydi bu, tatlı bir fısıltıyla birlikte: Bu dünyayı çabalamaya değer kılan tek kişi sensin. Şimdi ise, hikâyemizin sonundaki noktadaydık.
Brandon, elinde burbonla mermer bir sütuna yaslanmıştı; yüzünde sakin bir ifade vardı; sanki sekiz yıllık bir evliliği değil de bir toplantıyı yeni bitirmiş gibiydi. “Sarah, her şey hazır,” dedi, sesi hava durumu raporu kadar sakindi. “Şoför 15 dakika içinde burada olacak. İstediğin yere gidebilirsin.”
Dudağımı ısırdım. “Demek bu kadarmış? Sekiz yıl mı Brandon? Ve şimdi beni bir yabancıymışım gibi mi kovuyorsun?”
Omuz silkti. “Bunu bir trajediye dönüştürme. İkimiz de bu evliliğin amacına ulaştığını biliyoruz. Bana yeterince yardım ettin, özellikle de mirasını Horizon Grid’i başlatmak için kullandığında.”
Kalbimin çatladığını duydum ama yıkılmayı reddettim. “Söylemesi kolay, değil mi? Yüz milyonlarca değerinde bir teknoloji imparatorluğuyla uzaklaşıyorsun, ben ise sokağa atılıyorum.”
Brendan içkisini yudumlarken gözlerinde kibir parlıyordu. “Gurur duymalısın. Senin sayende Horizon Grid tıbbi veri güvenliğinde lider oldu. Ama şimdi yanımda duracak daha uygun birine ihtiyacım var. Mesela Vanessa gibi birine.”
Adını duyunca yumruğumu sıktım. Her etkinlik fotoğrafında beliren, her zaman biraz fazla yakınımda duran 26 yaşındaki yeni asistanı.
“Vanessa teknolojiden anlıyor,” diye devam etti, sanki bir çocuğa ders verir gibi. “Stratejik ve en önemlisi, duygularının kararlarını etkilemesine izin vermiyor. İlk aşamada harikaydın, ama Horizon Grid artık bir garaj projesi değil. Artık küresel bir sahnedeyiz.”
Konağın etrafına baktım. Seçtiğim her tablo, her özel yapım mobilya; hepsi, ailemin bir uçak kazasında öldükten sonra bana bıraktığı 2.500.000 dolarla yapılmıştı. Hepsini Brandon’a havale ederken hiç tereddüt etmemiştim, birlikte bir imparatorluk ve bir hayat kurduğumuza inanıyordum. Aşka inanıyordum. Onun tek ihtiyacı sermayeydi.
“Eskiden gurur duyardım. Horizon Grid’in inşasına yardım ettim,” dedim, kalbim çığlık atsa da sesim sakindi. “Ama komik olan ne biliyor musun Brandon? Kazandığını sanıyorsun.”
Sırıttı. “Öyle değil mi?”
Bavulu aldım, topuklarım mermerde sertçe tıkırdıyordu. Her adım, ona verdiğim bir yıldı. Kapıda geri döndüm. “Halka arzda bol şans. Gerçekten. Eminim ilginç şeyler olacak.”
Yüzü seğirdi. Soru sormadı ama kısa bir anlığına gözleri titredi. Kararsızdı. Ne hazırladığımı bilmiyordu.
Otel süitimde oturmuş, şehir ışıklarının camdan yanıp sönüşünü izliyordum. Aria Oteli’nin 18. katı zafer gibi gelmiyordu. Henüz değil. Sadece nihai bir varış noktasına, gerçeğe giden yolda bir molaydı.
Brandon’la 27 yaşındayken tanıştım. Bir sağlık teknolojisi zirvesinin açılış konuşmacısıydı. Tutkulu, etkileyici ve büyük hayalleri olan biriydi. Horizon Grid, bir PowerPoint sunumu ve birkaç satır koddan ibaretti, ama ikna olmuştum. İş modeline değil, konuşurken gözlerinin nasıl parladığına. Üç ay sonra, karısı olmuştum.
İki yıl sonra annemle babam öldü. Bana her şeylerini, neredeyse 2.500.000 doları bıraktılar. Brandon, hepsini Horizon Grid’e yatırmayı teklif ettiğimde hiç tereddüt etmedi. Gözlerindeki bakışı hâlâ hatırlıyorum; sanki birinin onu bu kadar sevip güvenebileceğine inanamıyordu.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..
error: Content is protected !!