Bir ailenin temelleri, sevgi ve güven üzerine inşa edilir. Ancak bazen en sağlam görünse de bu temeller, bir şüpheyle sarsılabilir. Kocası, bir gün aniden, içindeki belirsizliği dışa vurdu ve oğullarının gerçekten onun olup olmadığını sorgulamaya başladı. Bu, hem hüsran hem de kafa karışıklığı dolu bir dönemdi. Aile bağlarının sorgulanması, insanın ruhunu derinlemesine yaralayabilir. Her şeyin ötesinde, bir DNA testi talebi, içindeki korkuların ve kaygıların su yüzüne çıkmasına vesile oldu. Sonuçların beklenmesi, kalp atışlarının hızlanmasına ve gözlerin gerilmesine neden oluyordu; bu, bir annenin içsel çatışmalarının doruğa ulaşmasıydı.
Sonuçlar geldiğinde, doktorun sesi bir kâbusu gerçek kıldı. Hayatlarının en karanlık anlarından birine giren çift, birbirlerine nasıl bakacaklarını bilemedi. O an, zaman sanki durdu; tüm hayaller, umutlar ve iyi niyetler bir anda parçalandı. İlişkiler, güvenin kaybolmasıyla nasıl yeniden inşa edilecekti? Oğlunun kimliği, aslında kendi kimliklerini de sorgulamalarına neden oldu. Belirsizliğin gölgesinde kaybolmuş bu çift, aşkın ne denli kırılgan olduğunu anladı. Birçok soru, cevapsız kaldı ve hayat, çoğu zaman tahmin edilemez bir deniz gibi dalgalandı. Asıl mesele, kan bağının ötesinde, kalp bağlarının nasıl devam edeceğiydi; aşkın, en zor zamanlarda bile ayakta kalabilmesi için ne denli güçlü olduğunun bir sınavıydı.