Birkaç dakika sonra bir uçuş görevlisi yaklaştı. Kibarca ama kesin bir şekilde adamdan oturma sorununu çözmek için geçici olarak uçaktan inmesini istedi. Ortam gerginleşti. Ama sonra adam beklenmedik bir şekilde ayağa kalktı, yolculara döndü ve uçuş görevlisinin kızarmasına ve özür dilemeye başlamasına neden olan yüksek sesle bir şeyler söyledi…….
Uçak neredeyse tamamen dolmuş haldeydi. Dar koridor boyunca ilerleyen yolcular aceleyle koltuklarını arıyor, el bagajlarını üst dolaplara yerleştirmeye çalışıyor, kabin içinde tanıdık bir telaş hâkim oluyordu. İnsanların yüzlerinde hem yolculuk yorgunluğu hem de bir an önce koltuğuna oturup rahatlama isteği okunuyordu. Bu karmaşa içinde gri tişörtlü iri yapılı bir adam, orta sıralardan birinde koridor tarafındaki koltuğa oturdu. İlk anda dikkat çekti çünkü beden ölçüleri koltuğun sınırlarını zorlayacak kadar genişti. Yanındaki orta koltukta oturan yolcu sıkışmış hissediyor, adamın omzu koltuğun dışına taştığı için koridordan geçenler de rahat edemiyordu. Bazı insanlar belli belirsiz başlarını çevirip baktı, bazıları alçak sesle homurdanarak rahatsızlığını dile getirdi.
Kabin görevlileri hızla yerleşim sürecini tamamlamaya çalışırken, birkaç dakika sonra genç bir uçuş görevlisi gri tişörtlü adamın yanına yaklaştı. Yüzünde profesyonel bir nezaket vardı fakat ses tonu kararlıydı. Adamın eğilip rahatça duyabileceği mesafeye gelip kibarca, “Efendim, oturma düzeninizle ilgili bir sorun görünüyor. Lütfen birkaç dakika için benimle gelir misiniz? Koltuk planını kontrol etmem gerekiyor.” dedi. Yolcuların bir kısmı bu anı merakla izliyordu. Adam, görevlinin isteğini önce anlamamış gibi baktı, sonra yüzünde hafif bir memnuniyetsizlik belirdi. Uçak içinde hava bir anda gerginleşmişti.
Görevli ikinci kez tekrarladı, “Lütfen, sadece kısa bir süreliğine uçak dışına çıkmanız gerekiyor.” Çevredeki yolcular sessizce olan biteni izlerken, adam yavaşça ayağa kalktı. Kocaman gövdesiyle doğrulurken koltuğun metal kenarları hafifçe gıcırdadı. Adam, görevlinin tam karşısına dönerek durdu. Gözleri kabindeki kalabalığın üzerinde gezindi, sanki herkesin içinden geçeni okuyordu. Sonra beklenmedik bir şey oldu. Adam derin bir nefes aldı, yolculara dönerek gür ve tok bir sesle konuştu. O kadar yüksek ve kararlı bir tondaydı ki kabindeki uğultu bir anda kesildi.
“Ben,” dedi adam, “bu uçuşun kaptan pilotuyum.”
Sözleri adeta kabinde yankılandı. Birkaç saniyelik şaşkınlık sessizliği oldu. Gözler büyüdü, ağızlar hafifçe aralandı, herkes birbirine bakmaya başladı. Uçuş görevlisinin yüzü bir anda kızardı, gözleri büyüdü ve dudakları titredi. Az önce yolcudan uçaktan inmesini isteyen görevli, aslında uçuşu yönetecek olan pilotu tanımamıştı. Pilot ise günlük kıyafetleriyle kabine girmiş, kokpite geçmeden önce ufak bir kontrole göz atmak istemişti. Ne var ki görevli, onun yolcu olduğunu düşünerek koltuk sorunu çıkardığını sanmıştı.
Görevli, hızla toparlanmaya çalıştı. “Efendim… Ben… çok özür dilerim, sizi tanıyamadım. Kıyafetiniz…” diye kekelerken, kabindeki bazı yolcular gülmeye başladı, bazıları şaşkınlıkla başını sallıyordu. Adam ise sakinliğini hiç bozmadan hafif bir tebessümle, “Sorun değil. İşini ciddiyetle yapan birini görmek her zaman iyidir.” dedi. Görevlinin üzerindeki gerginlik biraz hafifledi ama yanaklarındaki kızarıklık hâlâ duruyordu.