Merakım galip geldi ve onu sessizce izlemeye başladım. Aşağıya eğildim; zihnim bir oğlan çocuğunun düşüp sıkışmış olabileceğini düşününce sanki kalbim durdu—ama o an gördüğüm… hiçbir şey beklemiyordum, nefesim kesildi, dizlerim titredi. Bir çığlık attım—kendi sesim bile kulağımda yankılandı.
Kendime gelince, çığlığım etraftakileri uyandırmıştı; dükkan sahipleri, kapı önündeki insanlar koşarak geldiler. Izgara yavaşça kaldırıldığında fener ışığı altındakini gösterince herkes dondu kaldı: Bir çocuk… solgun, yorgun ama hayatta. Duvar dibine sıkışmış, suyun akışından kaçmak için bir çıkış aramıştı ve bu dar boşlukta… yaşıyordu.
Adamlar dikkatli adımlarla çocuğun yanına indi, onu nazikçe çıkardılar. Bilinci tam olmasa da gözlerini açmak için çabalıyordu; korku ve belki biraz umutla. Kalabalık derin bir sessizliğe bürünürken, sonra sevinç fısıltıları yükseldi.
O an, ben sadece köpeğe bakıyordum—kuyruk sallayıp figüran gibi duran ona. O, pes etmeyen yürekti; bizden istediği fark edildi ve bir hayat kurtuldu.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..