
Her sabah, tam aynı saatte, yaşlı emeklinin verandasının önünde taze bir somun ekmek beliriyordu
plastikte, parlak bir etiketi olan bir fırından. Adı tanıdık değildi; sanki başka bir ülkeden gelmiş gibi. Emekli önce komşularının düşünceli olduğunu düşündü; yalnızlık çektiği günlerde birinin yardım etmek istemesi hoşuna gitmişti.
Ama hiç yemedi bu ekmekleri. İçinde bir tuhaflık vardı. Tanıtım falan olduğunu düşündü, belki sosyal hizmetler yeni bir yardım programı başlatmıştır diye umut etti. Ne var ki çevresindekiler hiç bu konuda bir şey duymamıştı. Zamanla şüpheler çoğaldı: ekmeğin ambalajı, zamanlaması, kimden geldiği…

Her sabah, tam aynı saatte, yaşlı emeklinin verandasının önünde taze bir somun ekmek beliriyordu
Dördüncü sabah, eski video kamerasını verandasına yerleştirdi. Ertesi sabah kayıtları izleyince kalbi duracak gibi oldu: saat dörde doğru küçük bir drone sessizce uçuyor, ekmeği dikkatle bırakıp süzülerek kayboluyordu.
Polise gidip görüntüleri gösterdiğinde büyük bir sır ortaya çıktı. Meğer bir startup şirketi yeni bir “ekmek teslim sistemi” deniyormuş. Emeklinin adresi, yanlışlıkla abonelik veri tabanına düşmüş; o da bir reklamı yanlışlıkla tıklayarak deneme üyeliği başlatmış.
Parası geri ödendi, abonelik iptal edildi. Ama huzursuzluk yerleşmişti; o ekmekler artık onun için sadece bir armağan değil, gizemli bir deneyin parçasıydı ve tatsız bir anı olarak kaldı.