Suna’nın başı ağrıyordu. Doktor çağırdılar. Doktor hap vererek dedi ki:
– Bu hap şimdi senin baş ağrını geçirir. Peki onu kolay yutabilecek misin?
Kolay yutmasına yutarımda, hap mideme girdikten sonra başıma giden yolu nereden bulacak?
Lüks bir lokantada müşterilerden biri önüne konan yemeği görünce bağırmaya başladı:
– Ben bu baklayı yiyemem. Çabuk bana şef garsonu çağırın! Yan masada oturan adam dudak bükerek cevap verdi:
-Fayda etmez efendim, o da yiyemez!..
Ressam İki arkadaş, sergide bir tabloyu seyrediyordu. Biri:
-Şuna bak, dedi, güneşin doğuşunu ne güzel canlandırmış.
Öbürü düzeltti:
-İmkânı yok, mutlaka güneşin batışıdır.
-Belki öyledir. Ama nasıl oluyor da bu kadar kesin konuşabiliyorsun?
-Ressamı tanırım, sabahları onbirden önce kalkmaz.
Öğretmen sınıfta ders anlatıyordu. Bir ara arka sırada oturan öğrencilerden birini işaret ederek:
-Söyle bakalım oğlum, köylüler kurtları niçin öldürürler?
-Kuzuları çin, efendim.
Ön sıralarda oturan Ayla, hemen atıldı:
-Öyleyse kasapları niçin
Doktor, akıl hastasına sorar:
-Bir kulağını kesersem ne olur?
-Canım yanar.
-Ya iki kulağını keserse
-O zaman iyi göremem.
-Peki ama niçin? ‘
-Niçini var mı canım? İki kulağımı da keserseniz gözlüğümü nereye takarım?
Dil bilgisi dersinde öğretmen öğrencilere sordu:
-“Bağırmadım, bağırmadın, bağırmadı” deyince ne anlarsınız? diye sordu.
Kimseden çıt çıkmıyordu. Öğretmen bütün öğrencilerin birden parmak kaldırmasını beklediği için, hayal kırıklığına uğradı.
Neden sonra ön sıralardan Temel ayağa kalkarak söz hakkı istedi. Öğretmen söz verince de cevapladı:
-Önemli bir durum yok efendim. Hiç kimse bağırmamıştır.
Temel İstanbul’a yeni taşınmış. Kapıcı sabah kapıyı çalmış.
Temel, kimseyi beklemediğinden merakla kapıya yönelmiş ve seslenmiş;
-Kim o?
Kapıcı:
-Çöp! diye bağırmış…
Temel gayet sakin ve kibar bir dille konuşmuş:
-İhtiyacımız yok…
Boks maçı hayli heyecanlı geçiyordu. İki boksör ringde kıyasıya dövüşüyorlardı. Ama birinin durumu pek kötüydü. Yumrukları havayı dövüyor, bir teki bile rakibine değmiyordu. Raund arasında menejerine sordu: “Maçı almam için bir şansım var mı?” Menejeri bir yandan terini kurularken diğer taraftan: “Elbette var, diye cevap verdi. Etrafındaki havayı dönmeye devam et. Böylelikle rakibini zatüreden
– Temel bey, dairelerimiz aynı genişliktedir. Sen evi duvar kâğıdıyla kaplattın? Ben de evi dekore edeceğim de. Ne kâdar duvar kağıdı aldın?
– On yedi top aldum.
Komşu da duvar kâğıdını alır, evi kaplatır, ama epeyce de kâğıt elinde kalır.
– Yahu Temel, ben de on yedi top aldım ama, yedi top arttı!
– Eyi, benum da o kadar artmıştı!
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..