enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Annem tanıştırmıştı bizi

Eve girdiğimde gördüğüm manzara…
Salona adımımı attığımda, içimde tuhaf bir ürperti oldu. Kapı hafif aralıktı. Perdeler kapalı, içerisi loştu. Derin bir nefes aldım ve yavaşça içeri girdim.
Ve sonra onu gördüm.
Eşim koltukta oturmuş, annem karşısında… İkisi de sessiz, mahzun. Aralarında bir gerginlik olduğu belliydi. Eşim başını öne eğmiş, annem ellerini sıkıca birbirine kenetlemiş… İkisi de benim geldiğimi fark etmemiş gibiydi.
Bir an ürktüm. Gözlerim anneme kaydı.
“Anne, ne oldu? Bir şey mi var?”
İkisi de irkildi.
Eşim ayağa kalktı, eliyle başını ovuşturdu, “Sen erken dönmedin mi hayatım?” dedi, sesi yorgundu ama sakindi.
“Yanlış günü okumuşum. Düğün haftaya. Taksiden indim, zile basmayayım dedim, uyuyorsundur diye…”
Annemin gözleri dolmuştu. Hemen yanına gittim.
“Anne, neyin var?”
Başını iki yana salladı, zorla gülümsedi ama gülümsemesi gözlerinden taşmıyordu.
“Biraz başım ağrıyor kızım, o kadar… Dışarıda biraz üşüttüm galiba.”
Eşime döndüm, o da başını onaylar gibi salladı ama ben hissediyordum… Bir şey olmuştu. Ama ne?
O an anlamadım.
Annem toparlandı, kalktı. “Ben gideyim artık, yarın konuşuruz,” dedi. Eşimle göz göze geldi. Aralarında sessiz bir anlaşma var gibiydi. Kapıya kadar geçirdim annemi.
“Gerçekten iyi misin?”
“İyiyim kızım, sen kafanı yorma.”
O gittikten sonra eşimin yanına oturdum. Elini tuttum.
“Bir şey oldu. Bana anlatmayacak mısın?”
Derin bir nefes aldı. Birkaç saniye sustu, sonra başını kaldırıp gözümün içine baktı.
“Annenle konuştuk. Bir şeyler seni huzursuz ediyor, farkındayım. Özellikle annenle ilgili… Sanki bana karşı bir şeylerin var gibi hissediyorsun. Haklısın, ben de fark ettim bunu.”
Yutkundum. Gözlerim doldu ama ses etmedim.
“Ben anneni kırmak istemiyorum ama… Hayatımızın içine çok karışıyor. Seninle baş başa zaman geçiremiyoruz. Doğum gününde yüzük aldım sana, hediye etmek istedim içimden geldi. Ama annenin tepkisi… Açıkçası beni üzdü.”
İçimden bir sızı geçti. O da benim hissettiklerimi hissediyormuş.
“Ben annemi çok seviyorum ama bazen… Bilmiyorum… Sanki beni hâlâ çocuksun gibi görüyor. Bizi değil, beni düşünüyor gibi. Ama sen haklısın. Evliyiz artık. Hayatımıza karışılmaması gerek.”
Eşim gülümsedi, elimi sıktı. “Seninle baş başa bir tatil yapalım mı? Telefonları kapatalım, sadece ikimiz? Her şeyi yeniden, birlikte düşünelim.”
Gözlerim doldu, sarıldım ona. İlk defa gerçekten ikimiz bir karar veriyorduk.

İki gün sonra küçük bir sahil kasabasına gittik. Telefonlarımızı kapadık. Sadece biz vardık, bir de denizin sesi. Gündüz deniz, akşam yürüyüş, geceleri uzun sohbetler…
Bir akşam eşimle sahilde yürürken bir şey fark ettim. Onu ilk gördüğümde hissettiklerimi… o sıcaklığı, güveni… hepsini yeniden hissediyordum. Ama daha da derin bir şey vardı şimdi: Paylaşılmışlık.
O an karar verdim.
“Ben anne olmayı istiyorum artık,” dedim.
Eşim durdu, gözlerime baktı. Sonra gülümsedi. “Ben de… Ama sadece seni hazır hissettiğinde.”

Döndüğümüzde ilk işim anneme gitmek oldu.
Evde yalnızdı. Yavaşça yanına oturdum.
“Anne… Biz artık hayatımızı biraz daha kendi kararlarımızla yaşamak istiyoruz. Seni seviyorum, senin varlığın bizim için önemli ama… Biz evliyiz artık. Ben de eşimle birlikte büyümek, kararlar almak istiyorum.”
Annem başını öne eğdi. Bir şeyler diyecek sandım, sustu. Sonra hafifçe başını salladı.
“Ben… Ben seni yalnız bırakmak istememiştim. Yanlış yaptım belki de… Özür dilerim.”
O an anladım. Annem beni kontrol etmeye değil, korumaya çalışmıştı. Ama artık büyümüştüm.
Onu sıkıca sarıldım.

Bir yıl sonra…
Oğlumuzu kucağımıza aldık.
Eşim gözlerimin içine bakıp, “İyi ki… o gün kapıyı açtın,” dedi.
Ben de fısıldadım: “İyi ki annem seni tanıştırmış…”
Her şeyin sebebi vardı.
Annem artık bize uzak değil ama aramıza da girmiyor. Bizi izliyor uzaktan, sevgiyle. O da öğrendi artık… Sevgi bazen biraz geri çekilmeyi de bilmeyi gerektiriyor.
Ve biz… Biz her şeyin sonunda, daha güçlü bir “biz” olduk.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..
error: Content is protected !!