“EFENDİM, NEDEN ANNEMİN FOTOĞRAFI CÜZDANINIZDA?”
Garson, milyarderin cüzdanında annesinin fotoğrafını gördü.
The Sunny Side Café’de sabah telaşı devam ediyordu: çınlayan bardaklar, hafif sohbetler ve havayı dolduran taze kahvenin rahatlatıcı kokusu. 24 yaşındaki Elif Yılmaz, tepsileri ve sessiz hayallerini taşıyarak restoran içinde rahatça dolaşıyordu: üniversite, bir gün kendi kafesini açmak, belki kendi ailesi. Ama her şeyden önce, rahmetli annesi Zehra hakkındaki gerçeği öğrenmeyi arzuluyordu.
Zehra üç yıl önce vefat etmişti. Sevgi dolu, nazik bir kadındı ve her zaman bir sırrı saklı tutmuştu: Elif’in babasının kimliği. Ne bir isim, ne de bir fotoğraf… Sadece yumuşak bir cevap:
“Önemli olan senin varlığın.”
O sabah, lacivert takım elbiseli uzun boylu bir adam içeri girdi.
“Bir kişilik masa lütfen,” dedi. Sesi sıcak ve sakindi, duruşu ise heybetliydi.
Elif onu pencere kenarına oturttu. Adam, sade kahve, tost ve yumurta sipariş etti. Onda bir şey vardı, ama tam olarak ne olduğunu anlayamamıştı. Belki bir siyasetçiydi?
Kahvesini yudumlarken cüzdanını açtı.
Elif’in kalbi bir an durdu.
Cüzdanın içinde eski bir fotoğraf vardı — yıpranmış ve buruşmuş, ama tanınmaz değildi.
Zehra’ydı.
Genç, ışıl ışıl, gülümseyen — Elif’in yatağının başucunda sakladığı fotoğrafta yakalanan aynı gülümseme.
Donakaldı. Sonra, titrek ama kararlı adımlarla masasına yaklaştı ve fısıltıdan biraz daha yüksek bir sesle sordu:
“Beyefendi… size kişisel bir şey sorabilir miyim?”
Adam nazikçe başını kaldırdı.
“Elbette.”
Elif cüzdanını işaret etti.
“O fotoğraf… o kadın. Neden annemin fotoğrafı cüzdanınızda?”
Adam ona baktı, sonra yavaşça fotoğrafı çıkardı, sanki yıllardır ilk kez görüyormuş gibi dikkatle inceledi.
“Annen mi?” diye yumuşak bir sesle tekrarladı…..Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..