Çavuş kaşlarını çattı. Ralph hiç yanılmamıştı. Köpek
kasanın etrafında yavaşça dolaştı ve aniden üzerine atlayarak bir noktaya baktı ve tekrar
sızlanmaya başladı.
– Neyin kokusunu aldın, dostum? – diye mırıldandı çavuş.
İlk bakışta çanta diğerlerine benziyordu. Ancak daha yakından incelendiğinde
görevli kenarlarında küçük delikler olduğunu fark etti.
Bu sırada havaalanı personeli toplanmaya başlamıştı. Birisi daha üst düzey
yetkilileri aradı. Bavul dikkatle arabadan indirildi ve
açılmak üzere hazırlandı.
Çavuş işaret verdi ve güvenlik ekibi dikkatle
kapağını açtı…
Kapı açıldığında herkes şok içinde donakaldı…İçeride, battaniyelere sıkıca sarılmış, yedi yaşlarında küçük bir kız vardı.
Yaşıyordu. Korkmuş. Elinde bir oyuncak ayı tutuyor ve gözlerini kocaman açmış
ışığa bakıyordu.
. -Personelden biri irkildi.
Çavuş kızın yanına koştu ve nazikçe konuştu:
– İyi misin? Adın ne?
– Anna, – diye fısıldadı. – Amcam yakında annemi göreceğimi söyledi.Daha sonra Anna’nın yasadışı evlat edinilmek üzere
ülke dışına kaçırıldığı anlaşıldı. Kargo “müze
heykeli” olarak kaydedilmişti.
Neredeyse hiç kimse belgelere dikkat etmemişti. Sadece Ralph
içindekinin sadece bir nesne olmadığını fark etti – nefesi, korkuyu, yaşamı hissetti.
Ralph bir kahraman oldu. Anna kurtuldu.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..