Adına huzurevi dedikleri bir yerdi burası.”Orada daha rahat edersin,” dediler. “Senin yaşlarında arkadaşların olurmuş, iyi gelir sana.” Böyle söylediler. Tek bir valizle, sessizce götürüp bıraktılar. Kendi iyiliklerini düşündüklerinden emin gibiydiler. Oysa sen erken giderdin beyy… Bahçede azıcık uzun kalsam meraklanır, koşa koşa gelirdin yanıma. Şimdi nereye koydular beni, bak… Burası bizim oralara hiç benzemiyor. Yemeğin saati var, yatağa girmenin saati var… Seksen yaşında talebe olmuşuz sanki.
Her sabah gözüm kapıda. Belki çocuklardan biri pişman olur da gelir, diye. Günler geçti, haftalar da… Ne gelen oldu ne giden. Yattık gene erkenden, alıştım artık. Ama o gece… acı bir sesle uyandım. Hemşirelerden biri başucumdaydı:
“Teyze, kalk, telefon var sana,” dedi.
Telefonu vermeden önce iki hemşire oturdu yanıma. Titreyen ellerimle aldım ahizeyi. “Alo?” dedim.
Karşıdan tanıdık bir ses…Üstteki resimden diğer sayfaya geçerek detayları öğrenebilirsiniz.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..