enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Beş Yıl Önce Yaşanan Tırajık Hadise

Eşimin ölümünden beş yıl sonra, kızımı çocukluk arkadaşımın düğününe götürdüm.
Hâlâ tam olarak toparlandığımı söyleyemem. Yas dediğin şey zamanla erimez, sadece şekil değiştirir. Kalbin bir köşesinde, hafif sızlayan ama susturduğun bir ağrı gibi kalır.
Kızım o zaman sekiz yaşındaydı. Büyümüştü. Gözlerinin içi annesine benziyordu; hele güldüğünde… Zaman zaman bakarken hem gururlanıyor hem de içim yanıyordu.
Düğün, Bozcaada’daki bir bağ evindeydi. Yazın sonuna denk gelen o akşamda, hafif esen rüzgar ve morumsu gökyüzüyle doğa sanki her şeyi yumuşatmak ister gibiydi. Kızımı beyaz bir elbiseyle hazırladım; saçlarına eşimin zamanında örmeyi sevdiği gibi iki küçük örgü yaptım. Aynaya baktığında utangaç bir şekilde gülümsedi.
“Baba… Annem olsa bu elbiseyi beğenir miydi?”
“Bayılırdı,” dedim, sesim titreyerek.
Düğün alanına geldiğimizde herkes mutluydu, gülüyordu, dans ediyordu. Ben ise kalabalığın içinde bir kenarda, zamanla yarışan bir anının içindeydim. Çocukluk arkadaşım beni görünce hemen sarıldı.
“Seni burada görmek… Ne büyük mutluluk,” dedi gözleri dolarak.
“Burada olmak… benim için biraz zor,” diye yanıtladım dürüstçe.
Kızım çocuklarla oynamaya başladı, gülüşü havada yankılanıyordu. O an, içimde kırık ama sıcak bir şey büyüdü. Hayat devam ediyordu. Eksik ama yine de güzel.
Gece ilerledikçe, dans pistinde bir baba-kız dansı başladı. DJ, anons etti:
“Haydi, kızını dansa kaldırmak isteyen babalar, bu an sizin.”
Kızım bana doğru koştu. “Baba, hadi!”
Bir an durdum. Kalabalık sanki sustu. İçimde bir ses “kalk” dedi. Elimi uzattım, küçük parmaklarını tuttum ve birlikte pistin ortasına çıktık.
O an karım oradaydı sanki. Rüzgârda bir fısıltı, yıldızlarda bir göz kırpışı.
Dans ettik. Sessizce. Gözyaşlarım yanaklarıma süzüldü.
Ama bu sefer… gülümseyerek.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..
error: Content is protected !!