enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak


Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Çok yalnızlık çekiyordum

Direkt içeri daldı, beni tuttu… Ama beklediğim gibi değildi. O genç, yakışıklı, gözleri ışıl ışıl adam yerine, karşımdaki adam yaşını almış, yorgun, belki de benimle yaşıt biriydi. Saçları kırlaşmış, yüzü ekranın arkasında gördüğüm o pürüzsüz yakışıklı adama hiç benzemiyordu. Gözlerime baktı, ben ise dehşetle ona bakıyordum.
“Ne oldu? Tanıyamadın mı?” diye sırıttı. O sırada beynim zonklamaya başladı. Tüm söyledikleri, tüm o güzel cümleler, bana yazdığı o sansasyonel mesajlar… Hepsi bir oyundu. Gerçek sandığım o hayal dünyası yerle bir olmuştu.
Geri adım attım. Kalbim deli gibi çarpıyordu. “Sen… Sen… Kimsin?” diyebildim sadece. Sesim titriyordu. O ise kapıyı son derece kapatmıştı bile. Gözleri üzerimde gezindi.
“Ben oyum işte… Beni bu tür hayal etmemiş miydin?” dedi. Sesi alaycıydı. Kahkahası evin içinde yankılandı.
Kelimeler boğazımda düğümlendi. Telefonum hemen yan masanın üzerindeydi ama ona ulaşmak suretiyle hareket edersem fark edecekti. Bir şeyler söylemeliydim, sakinliğimi korumalıydım.
“Yanlış bir şeyler var… Sen bana fotoğraf göndermiştin ama…” dedim, süre kazanmaya çalışıyordum.
Omuz silkti. “Sana ne göstermek istediysem onu gördün. Demek ki görmek istediklerine inanmayı seçtin.”
Titriyordum. Boğazımdan kuru bir yutkunma sesi çıktı. Kaçmalıydım ama nasıl? Bu adamın amacı neydi? Benimle nsuretiyle bu oyunu oynamıştı?
Derin bir nefes aldım, korkumu gizlemeye çalışarak, “Gitmelisin.” dedim.
Gözlerini kıstı, dudaklarını büzdü. “O kadar kolay mı sanıyorsun? Ben buraya kadar geldim, senin suretiyle.”
O an tüm hatalarım gözümün önünden geçti. Birkaç güzel söz, biraz ilgi… Ve ben kendimi bir yabancının evime kadar girmesine izin verirken bulmuştum. İçim isyan ediyordu. Ama şimdi güçlü olmak zorundaydım.
“Bak, ben senin beklediğin gibi biri değilim. Sen de benim beklediğim gibi değilsin. En iyisi bu işi burada bitirelim.” dedim, sesimi son derece kararlı çıkarmaya çalışarak.
Bir an düşündü. Sonra kafasını yana eğdi, yüzünde hafif bir gülümsemeyle, “Peki.” dedi. Ama bu kadar çabuk pes etmesi beni daha da korkuttu.
Arkamı dönüp telefonu almaya çalıştığım anda bir el bileğimden yakaladı. Tüylerim diken diken oldu. “Bu kadar kolay mı sandın?” diye fısıldadı.
Bedenim buz kesti. Şimdi ne yapacaktım?
Kaçmalı mıydım, savaşmalı mıydım?
Ama her şey suretiyle çok geçti…

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..
error: Content is protected !!