Erdoğan’ın dayanak noktaları neler?
Sözcü Gazetesi’nin kalem ustası Yılmaz Özdil, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yarınlarına dair dikkat çekici bir panorama çizdi. Özdil, son olayların perde arkasını aralarken, Türkiye’nin küresel arenadaki temaslarını da masaya yatırdı. Trump’ın Seçimiyle Evrilen Denge Yılmaz Özdil, Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı mühim siyasi hadiseleri ve değişimleri, ABD’nin eski Başkanı Donald Trump’ın iktidara gelişiyle ilişkilendirdi. Özdil’e göre, bu dönüm noktasından sonra hem Türkiye’nin iç siyasi atmosferi hem de milletlerarası münasebetleri kökten bir dönüşüm geçirdi. Bilhassa Trump’ın başkanlık sürecinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Trump arasındaki yakınlaşmayı, “Erdoğan’ın zeki bir şahsiyet olduğu ve Trump’ın onunla gayet iyi anlaştığı” şeklinde yorumlayan Özdil, bu ilişkiyi karşılıklı bir çıkar ortaklığı olarak nitelendirdi. Bu sayede Erdoğan’ın hem Washington’da hem de Moskova’da bir denge kurma şansı yakaladığına işaret eden Özdil, Türkiye’nin stratejik rotasında belirgin bir yön değişikliği yaşandığını vurguladı. Erdoğan’ın iktidarının ilk yıllarından itibaren Amerika’nın menfaatleri doğrultusunda hareket ettiğini iddia eden Özdil, bu ilişkilerin Türkiye’nin uluslararası alanda daha müstakil bir duruş sergilemesine olanak sağladığını ileri sürdü. AKP’nin Muhalefete Karşı Keskin Tutumu AKP’nin 23 yıllık iktidarı boyunca, evvelce görülmemiş ölçüde sert bir muhalefetle karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Yılmaz Özdil, Erdoğan’ın kendisine karşı olan güçlere yönelik ağır ithamlarını ele aldı. Özdil, AKP’nin özellikle iş dünyası, sanat çevresi, akademik camia ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile olan ilişkilerini son zamanlarda gerginleştirdiğini ifade etti. Bu sert tavrın, Erdoğan’ın gücünü pekiştirdiği kadar, muhalefet kanadının da zayıflamasına yol açtığını belirtti. Ekrem İmamoğlu ve Türkiye’nin İktisadi Dengesı Özdil, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının Türkiye’nin ekonomik dengeleri üzerinde kayda değer etkiler oluşturacağına değindi. İmamoğlu’nun siyasi yükselişi ve halk nezdindeki itibarı, erken seçim olasılığını gündeme getirmişti. Ancak, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının Türkiye’deki seçim sürecini askıya aldığını savunan Özdil, bunun da Mehmet Şimşek’in ekonomi yönetiminde manevra alanını genişlettiğini belirtti. Özellikle, “Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, Türkiye’deki erken seçim ihtimalini ortadan kaldırdı ve bu durum, Türkiye’ye sıcak para akışını sağladı” şeklinde konuştu. Özdil, İmamoğlu’nun siyasi arenada halkın büyük teveccühünü kazanmış olmasının, ekonomik istikrar açısından riskli bir durum teşkil etmediğini, bilakis bu tutuklamanın Türkiye’nin ekonomik dengelerini daha istikrarlı bir zemine oturttuğunu iddia etti. Bu gelişmelerin, ekonomik durgunluğu derinleştirerek enflasyon oranlarını dahi olumlu yönde etkileyebileceğini ifade etti. Türkiye’nin Siyasi ve İktisadi İstikbali Yılmaz Özdil, son zamanlardaki gelişmelerin yalnızca Türkiye sınırları içinde değil, aynı zamanda uluslararası platformda da yankı uyandıran olaylar olduğunu savundu. Özellikle, Türkiye’nin dış politikada güttüğü denge stratejisi, hem Batı dünyası hem de Rusya ile olan ilişkilerinde kritik bir dönemece girdi. Erdoğan’ın hem Washington hem de Moskova ile ilişkilerini başarılı bir şekilde idare etmesi, ülkenin dış dünyaya karşı daha güçlü bir imaj sergilemesine imkan tanıyor. Ancak, iç siyasetteki gerginliklerin, ekonomik ve sosyal huzuru tehdit etmeye devam ettiği de bir gerçek. Yılmaz Özdil, Türkiye’nin geleceği için hayati iki unsurun; ekonomik istikrarın temini ve iç siyasi uzlaşının yeniden kurulması olduğunu dile getirdi. Bu bağlamda, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının, AKP iktidarının uzun vadede nasıl bir yol haritası izleyeceğini tayin edecek önemli bir kavşak noktası olduğunu savundu. Netice itibarıyla, Yılmaz Özdil, Türkiye’nin son yıllarda hem iç siyasi baskılar hem de dış ilişkilerdeki hassas denge politikasıyla oldukça kritik bir eşiğe geldiğini vurgulayarak, bu sürecin hem Türk halkı hem de uluslararası aktörler için yeni imkanlar ve zorluklar yaratacağını belirtti.