Florida’nın kırsal bir kasabasında, sıradan bir yaz akşamıydı. Wilson ailesi yemek masasındaydı. Dışarıda cırcır böcekleri ötüyor, evin içini vantilatörün ritmik sesi dolduruyordu. Fırtına haberleri vardı ama henüz gökyüzü açık görünüyordu.
Saat 20:11.
Ailenin en küçüğü, 7 yaşındaki Emily, mutfaktaki camdan dışarı baktığında bir şey fark etti.
“Anne… çimenlerin arasında bir şey kıpırdıyor,” dedi.
Annesi başını kaldırmadan, “Yine rakun falandır, otur yemeğini bitir,” dedi.
Ama bu sefer… o rakun değildi.
Bahçedeki çimenlerin arasından devasa, siyah-gri pullarla kaplı, 20 metrelik bir yılan ilerliyordu. Ağır ve sessizdi. Adeta toprağın altından çıkmış gibi.
Yavaşça verandaya ulaştı.
Ve sonra… ön kapının kilitli olmadığını fark etti.
Saat 20:16
Kapı gıcırdayarak açıldı. İçeriden biri açmadı. Yılan kendi ağırlığıyla kapıyı itti.
İlk fark eden baba George oldu. Yavaşça sandalyesinden kalktı, önce ne gördüğünü anlamaya çalıştı. Sonra gözleri açıldı, sesi boğazına düğümlendi:
“HERKES YERE!”
Ama çok geçti. Yılan odanın ortasına kadar gelmişti. Kafası mutfak masasının yüksekliğindeydi. Gözleri zifiri karanlıktı ama gözbebekleri insan gibi, karşısındakini izliyordu.
Ve sonra… saldırmadı.
O sadece baktı.
Sanki onları inceliyor, karar vermeye çalışıyor gibiydi.
Emily annesine sarılmış, ağlıyordu. Baba, yavaşça mutfak çekmecesinden bir bıçak almaya çalıştı ama yılan, ansızın başını çevirip tüm mutfağı tek hamlede parçaladı. Camlar kırıldı, masa devrildi.
Aile üyeleri salonun köşelerine dağılırken yılan, koltuğa süzüldü ve oraya kıvrıldı.
Tıpkı orayı eviymiş gibi sahiplenerek…
Dakikalar geçtikçe Wilson ailesi korkudan hareket edemez hale geldi. Kapıdan kaçmayı denemek isteyen büyük oğulları Brian, yılanın kuyruğuyla anında duvara savruldu. Ama öldürülmedi. Yılan bir şekilde sınırlarını koyuyor, ama öldürmüyordu. Henüz.
Saat 21:42
Polis geldi. Ama yılan onları fark ettiğinde, bir anda ortadan kayboldu.
Ne çatıdan kaçtı, ne duvardan.
Adeta buharlaştı.
Polis olayın “panik ve halüsinasyon” olduğunu raporladı.
Ama Wilson ailesi aynı şeyi söylüyordu:
“O, sadece bakmaya geldi… ama tekrar dönecek.”
Ve birkaç hafta sonra, ülkenin başka bir köşesinden benzer bir haber geldi:
Başka bir eve… başka bir dev yılan… ve aynı davranış.
Kimse yılanın nereden geldiğini bilmiyordu.
Ama herkes şundan emindi:
Artık insanlar değil, onlar izliyordu.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..