Havanın sağnak yağışlı olduğu bir gün
Yağmurluk montumu alıp, evden çıktım. Yağmur hala şiddetliydi, ama dışarı çıkmak, evde o tedirginlik içinde oturmaktan daha iyi hissettirdi. Arkadaşımın evine doğru yürürken, yağmurun altında ıslanmak bile bir anlamda beni sakinleştiriyordu. Sanki her adımda içimdeki endişe hafifliyor, yağmur damlalarıyla birlikte akıp gidiyordu. Arkadaşımın kapısına vardığımda, kapıyı hemen açtı. Güler yüzlü ve her zamanki rahat haliyle beni içeri buyur etti. “Gel bakalım, bu havada senin biraz rahatlaman lazım,” dedi. İçeri geçtik, sıcak bir kahve hazırladı ve karşılıklı oturduk. Sohbeti başka konulara çekti. Eskilerden, komik anılardan bahsetti. Onun bu rahat tavırları, yavaş yavaş benim de sakinleşmemi sağladı. Eşimin güvenliğini düşünmekten biraz olsun uzaklaştım.
Tam o sırada, telefonum çaldı. Ekrana baktım ve eşimin aradığını gördüm. Bir an kalbim hızla çarptı, ama hemen açtım. “Merhaba canım,” dedim. Sesinde bir rahatlık vardı. “Merhaba, toplantı bitti ve yola çıktım. Her şey yolunda, merak etme,” dedi. İçimden büyük bir taş kalkmış gibi oldu. Ona iyi olduğunu duymak beni derinden rahatlattı. Telefonu kapattıktan sonra, Arkadaşıma döndüm ve “İşte bu kadar,” dedim. O da rahat bir şekilde gülümsedi, “Sana demiştim,” dedi. O gün, yağmurlu bir havada içimi kemiren o tedirginlikle başladığı halde, arkadaşımın desteği sayesinde huzurla sona erdi. Kız arkadaşımın, yanımda olduğu ve bana sakinliğini aşıladığı için minnettardım. Hayatta böyle dostların olması, en zor zamanlarda bile insanı ayakta tutan şeydi. Ve ben o gün, yalnız olmadığımı, sadece yanımdaki insanlarla değil, dostlukların da bizi hayatta nasıl güçlü kıldığını bir kez daha anladım.