enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Kayınvalidem, Aile Gezisi Sırasında Annemi Sırf Ödeme Yapamadığı İçin

Kayınvalidem, Aile Gezisi Sırasında Annemi Sırf Ödeme Yapamadığı İçin Koridorda Bir Mat Üzerinde Uyumaya Zorladı – Sonrasında Ne Oldu Herkesi Şaşırttı ????????
Geçen ay, kayınvalidem Jessica bir “aile tatili” planladı. Bir göl evi seçti ve herkese yer olduğunu söyledi. Tek yapmamız gereken kişi başı 500 dolar göndermekti. Herkes ödedi – tabii Jessica hariç.
Son anda oğlum hastalandı, ben de evde kaldım. Annem çoktan gelmişti. Ertesi sabah onu aradım ve gözlerinde yaşlar gördüm.
“İyi misin?”
Zayıfça gülümsedi. “Sadece iyi uyuyamadım.”
Sonra “yatağını” gördüm: koridorda, süpürge dolabının yanında ince bir kamp matı. Mahremiyet yok. Yastık yok.
Bu arada, Jessica’nın annesinin bir kraliçe yatağı vardı. Kız kardeşinin bir süiti vardı. Kardeşime – Jessica’nın kocasına – neler olduğunu sordum. “Jessica ilk gelen alır derdi,” diye mırıldandı. “Annem de aldırış etmedi.”
CİDDİ MİSİN?
Bizi büyütmek için çift vardiya çalışan annemiz, Jessica rahatça şarap içerken unutulmuş bir bavul gibi uyuyordu. Kardeşim ise orada öylece, omurgasız bir şekilde duruyordu.
Ama Jessica beni hesaba katmamıştı. Öğrenmeyeceğimi düşünüyordu.
Anneme baktım ve “Bana 30 dakika ver,” dedim.
Otuz dakika sonra Jessica’nın yatak odası kapısını çaldım. Kapıyı açtı ve elimdeki şeyi görünce beti benzi attı.
“Hayır. Buna cesaret edemezsin,” diye fısıldadı.
Ama çok GEÇTİ…Altına annemin o ince matın üzerinde çekilmiş bir fotoğrafını, yanında ise Jessica’nın şarap içerken kahkahalarla güldüğü bir anın fotoğrafını koymuştum.
Alt yazısı da şuydu:
“Birisi 30 yıl boyunca ailesini tek başına büyütür. Diğeri koridorda ona mat verir. Karakter burada belli olur.”
Jessica, “Bunu paylaşamazsın,” dedi, sesi titriyordu.
“Şimdilik paylaşmadım,” dedim. “Ama bir özür borçlusun. Hem anneme, hem de kendine insan diyebilen herkese.”
Jessica önce bağırmaya başladı. Kendini savundu, tatilin nasıl planlandığını anlattı, kuralların herkese eşit olduğunu söyledi. Ama gerçek şu ki, bu onun kibrinin ve umursamazlığının bir yansımasıydı. Kuralları sadece işine gelince uyguluyordu. Ve bu sefer işine gelmedi.
Annemin yanına döndüm. Ona sarıldım. “Artık senin için konuşmayan bir kızın yok,” dedim.
Sonra bavullarını topladım ve onu alıp göl evinden çıkardım. Tatil boyunca otelde mis gibi bir oda tuttum ona. Göl evinde olan herkes bu olayı duydu. Jessica’nın diğer akrabaları bile “Bu fazla olmuş,” dediler.
Kardeşim? O da sonunda bir şeyler söyledi. Utanarak özür diledi, ama artık geç kalmıştı. Sessiz kalmanın bedelini anlamaya başlamıştı belki de.
Jessica mı? O gün bugündür bana mesafeli. Sosyal medyada beni engelledi. Ama dürüst olmak gerekirse, bu bir kayıp değil.
Bu olaydan sonra bir şey daha oldu: Annem ilk defa tatilde gerçekten uyuyabildi. Ve ertesi sabah bana dönüp şöyle dedi:
“Senin gibi bir evladım olduğu için gurur duyuyorum.”
İşte o cümle, tüm bu kaosun içindeki en değerli şeydi.
Ve o paylaşım mı?
Paylaşmadım.
Ama gerekirse bir gün… paylaşırım.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..
error: Content is protected !!