Bir köylü varmış, yeni evlenmiş, hanımı da çok alımlıymış. Ama kadın biraz serbest ruhluymuş. Bir gün adam ahırda çalışırken, karısı kapıyı kapatıp seslenmiş: — Bey, gel hele! Adam koşmuş içeri, bakmış hanımı üstünde yeni çiçekli entariyle dolanıyor. Kadın demiş: — Bey, ben senden bir şey isteyeceğim, ama kızma ha! — Söyle gari, kızmam. Kadın gülerek: — Komşunun merkebi var ya, hani şu sürekli anıran… onu getir, evin önüne bağla. Adam şaşırmış ama ses etmemiş. Merkebi getirmiş bağlamış. Kadın yine seslenmiş: — Bey, ben şunu merak ediyom: Senle ben içeride sevişirken, merkep ne yapar acaba? Adam şaşırmış kalmış: — Ula kadın, deli misin, merkebe ne? Kadın ısrar etmiş, adam da “tamam ulan” demiş. Başlamışlar içerde işi gücü çevirmeye… Merkep dışarıda kulaklarını dikmiş, bir ileri bir geri geziniyor. Kadın kahkaha atıyor: — Aha bak, meraklandı! Adam iyice coşmuş, “Merkep meraklanıyorsa meraklansın, bana ne!” deyip devam etmiş. Tam o sırada köyün muhtarı oradan geçiyormuş. Merkebi evin önünde görünce durup dinlemiş. İçerden gelen sesler, iniltiler, kahkahalar… Muhtar seslenmiş: — Komşu! N’apıyonuz içerde? Adam utanmış, ses çıkarmamış. Karısı bağırmış: — Merkebe çiftleşmeyi öğretiyoruz muhtar, heveslenmesin diye! Muhtar kahkahayı patlatmış: — Vay anasını! Ben de yıllardır kendi karıma öğretemedim bunlar eşeğe öğretmişler
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..