Diğer Galeriler
Yorumlar
Gözlerindeki o hüzün, içimi acıttı. Herkes suyun içinde mutlu bir kaos yaşarken, o yalnızlığın içinde eriyordu. O anda karar verdim: Nedenini öğrenmek zorundaydım.
Kuzenime yaklaştım:
— “Diğer çocuklar havuza giriyor da yalnızca benim kızım engelleniyor diye mi? Maddi bir sorunsa, ben karşılarım. Neden böyle davranıyorsun?”
Cevabı keskin ama içtenlikle doluydu:
— “Baş öne gelen hep sensin. Ailem seninle gurur duyar, her işin kolay gelir. Şimdi bu durum yeniden tekrarlanıyor: Bu toren senin kızının günü haline geliyor. Ve ben… hep gölgede kalıyorum. Bu sefer onun parlamasına izin veremem.”
Bu sözler, birden içimdeki sızıyı tanımladı. Sadece kuzenim değil; yılların içe dönük bir kıskançlığıydı karşımda duran.
Kızımın elini tuttum:
— “Gidelim, tatmin olmayı bıraksınlar. Biz burada kalmayacağız.”
O da bana sarıldı ve ağıt gibi ağlamaya başladı.
O gün anladım ki kıskançlık; sadece bir doğum günü partisinin değil, bir aile yapısının bile temelini sarsabilir.