Neden üzerinde tahta koyulur
Ölüm Tanrı’ın emri… Fakat Türkiye ve İslam dünyasında cenazenin yıkanması ve defnedilmesi esnasında birtakım ritüeller gerçekleştiriliyor. Mesela cenaze mezara konulurken tahta yerleştirilmesi de bunlardan biridir. Asıl namacıylai ise.. Mezara Neden 9 Tahta Konur, Ölen Kişinin Mezarına Neden Tahta Konur sorularının cevabı haberimizde. Cenaze defin prosedürlerinin önemine ilgi çeken İslam dini, ölen bireyin mezarına namacıyla tahta konulduğuyla alakalı incelemelera da yanıt veriyor. MEZARA NİÇİN 9 TAHTA KONUR?…Cenazeye karşı yapılagelen görevler arasında yer alan defin prosedüri, aynı vakitte İslâm’ın insana verilen sayısal değeri de gösteren dinî bir vecîbe özelliği taşır. Cenaze namazı gibi bunun da farz-ı kifâye olması, bu vazifiyetin herkes doğrultusundan olmasa bile toplum adına bir küme ya da kurum doğrultusundan yerine getirilmesi lüzumliliğini gösterir. Kur’ân-ı Kerîm’de bu prosedürin insanoğluna Tanrı doğrultusundan öğretildiği, kardeşinin cesedini ne yapacağını, fakat Tanrı’ın gönderdiği bir karganın hareketlerinden öğrenen Hz. Âdem’in oğlunun, “Yazıklar olsun bana, şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten de mi âciz kaldım!” dediği anlatılır (el-Mâide 5/31). Başka âyetlerde de ölünün gömülmesi gereğine dolaylı olarak işaret edilmiştir (bk. Tâhâ 20/55; el-Mürselât 77/25-26; Abese 80/21-22). Ölünün toprağa tevdi edilmesinin etraf temizliği, sağlık, insanın saygınlığının korunması ve ölümü hatırlatma türünden çoğu hikmetler taşıdığı ve bir bakıma geride kalanların ölüye karşı son vazifesini simgelediği, ölen amacıyla de yeni bir hayatın başlangıcı bulunduğu amacıyla defnin biçim ve usulü öteden beri fıkıh kitaplarında detaylı biçimde ele alınmıştır. Fakat bu hususta sahip olunan bilgi ve usuller, temel ve amaçta aynı olmakla eş güdümlü mahallî kültür ve geleneklerin farklılığı namacıylaiyle vakit vakit değişiklikler gösterebilmektedir. Cenaze hizmetlerinin yerine getirilmesini ve naaşın defnini mühim bir sebep olmadıkça geciktirmek.. Cenaze hizmetlerinin yerine getirilmesini ve naaşın defnini mühim bir sebep olmadıkça geciktirmek doğru değildir. Hz. Peygamber cenazeye karşı görevlerin geciktirilmeden ifasını tavsiye etmiştir (Şevkânî, IV, 79-80). Cenazenin sesli zikirle, Kur’an okuyarak ya da nümayişle mezarlığa götürülmesi dinî yönden hoş karşılanmamış, sükûnet amacıylade, kalben zikir, dua ve tefekkürle takip edilmesi tavsiye edilmiştir. Mezarlığa varıldığında cenaze kabre indirilinceye kadar ayakta durmak, ardından ise oturmak sünnettir. Kabir 100-150 cm. derinliğinde, kıble ile dik açı oluşturacak biçimde kazılır. Kabrin tabanı süresince ve kıble doğrultusunda naaşın sığdırılabileceği büyüklükte bir kısmın oyulması (lahit), toprağın direk doğruya cenazenin üstüne atılmasını önleyeceğinden daha güzel bulunmuş, toprağın çok sert ya da yumUşak olması namacıylaiyle buna imkân bulunamazsa cenazenin kabrin tabanında uzunlamasına konmasının ve toprağın göçmesini engelleyecek tedbirlerin alınmasının da yeterli olacağı belirtilmiştir. Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.