Lisa kendi karanlığında boğulmak yerine arkadaşına sığındı. May’le birlikte şehre yakın bir havuza gittiler; suyun ışıltısı, sohbetin huzuru… ama o an karşısına beklenmedik bir gerçek çıktı. Havuzun karşısında Tom vardı; yanında, parlak mayosuyla genç bir kadın… genç kadının eli soğukkanlılıkla Tom’un uyluğunda duruyordu. Lisa’nın kalbi bir anda göğsünde çarptı.
Yarım adımlık bir adalet duygusuyla kalktı—tam harekete geçecekken olay başka bir boyut kazandı. Genç bir adam hızla yaklaşarak Tom’u kolundan sürükledi, yere bastırdı:
— “Kim olduğunu sanıyorsun da kızımı elinden tutacan?” dedi, öfkeliydi. Lisa şok içinde izledi; alaycı bir “Sen onun metresisin!” tepkisi havada yankılandı. Kısa bir kavga gibi süren o karşılaşma, salonu bir anda patlamaya götürdü.
Lisa giderek bildiği videoyu kaydetti. Tom kelimelere boğuldu:
— “Lisa, bu sandığın gibi değil…”
— “Öyle değil mi?” dedi Lisa, videoyu telefonunda onun yüzüne tutarak. “Patronun yarın bunu görecek.” diye devam etti. Çünkü video, sadece anı değil, Tom’un kariyerinin de son sahnesi olacaktı.
Eve döndüklerinde, Tom çaresizce affedilme ararken Lisa cevap vermedi. Bir sabah, videoyu doğrudan Tom’un patronuna gönderdi. Mesaj kısa ve netti: “Kızınızla kim vakit geçiriyor, bir bakmak isteyebilirsiniz.” Ertesi gün Tom işten çıkarıldı. Lisa için darp edici ama özgürleştirici bir darbeydi bu.
Böylece Lisa, hayatındaki çerçeveyi kökten değiştirmiş oldu. Gerçek —her ne kadar acı olsun— özgürleştirirdi. Huzurunu ve kendini, artık yeniden kurma hakkını geri aldı.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..