Gece 03.17 — “Dolabın içinden biri bana sesleniyor…”
Acil çağrı merkezine gelen telefon kısa ama ürkütücüydü.
— “Lütfen yardım edin… Dolabın içinden biri adımı söylüyor…”
Çağrı, 8 yaşındaki bir çocuk olan Arda’dan gelmişti. Sesindeki korku, görevli operatörü anında alarma geçirdi.
12 yıllık tecrübesine rağmen, bu çağrı diğerlerine hiç benzemiyordu.
— “Ailen nerede Arda?”
— “Uyuyorlar… Ama o ses yine geldi. Az önce adımı fısıldadı. Gülüyordu…”
Polis ekibi hemen yola çıktı. Adres, Ankara’nın sakin bir mahallesindeki iki katlı bir evdi. Kapıyı açan anne ve baba şaşkınlık içindeydi.
— “Arda yine mi korktu? Dolaptan mı bahsetti?” dedi baba, uykulu gözlerle.
— “Sadece bir kontrol edeceğiz,” dedi memurlardan biri. Ebeveynler kenara çekildi.
Arda’nın odasına girdiklerinde küçük çocuk köşeye sinmiş, elinde battaniyesiyle dolaba bakıyordu.
— “Ses oradan geliyor,” dedi fısıltıyla. “Tıklıyor… sonra fısıldıyor…”
Memur dikkatlice dolaba yaklaştı. Eski, gıcırdayan bir dolaptı. Kapısını yavaşça açtı. İçeride birkaç ceket, ayakkabı kutuları ve oyuncaklar vardı.
— “Burada bir şey yok gibi,” dedi rahatlamış gibi yaparak.
Tam geri döneceklerdi ki…
Tak… tak… tak…
Dolabın içinden üç net tıklama sesi geldi. O an herkes durdu.
Sonra…
“Arda…”
Bir fısıltı. Soğuk, ürpertici ve iç karartıcı.
Memur bir anda silahını doğrultarak tekrar dolaba yöneldi. Eğildiğinde fark etti: Arka panel gevşemişti. Paneli kaldırdılar…
Ve orada…
Karanlıkta, gözleri kan çanağına dönmüş bir adam diz çökmüş bekliyordu.
Günlerdir, belki de haftalardır evin içinde saklanıyordu. Eski yapının servis boşluğunu kullanarak gece sessizce dolaşıyor, özellikle çocuk odasında vakit geçiriyordu. Hiç kimse fark etmemişti… Arda dışında.
Aile, büyük bir şok yaşarken polisler adamı gözaltına aldı.
Arda’nın “hayal gücü” sayesinde büyük bir kabus önlenmişti.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..