enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Sabah, gökyüzü bulutlarla kaplı ve hava ağır gibiydi—yağmur yağacakmış gibi bir sessizlik hâkimdi

— “Ne yapıyorsun sen?” dedim, ister istemez gülümseyerek. — “Aşağıda kal lütfen.”
Köpeğimi uzaklaştırmaya çalıştım ama nafile… Kucağımda, birkaç basamak daha tırmandığımda pantolon paçama ağzıyla sıkıca yaklaşıp beni neredeyse dengesiz duruma sokacak kadar çekti.
— “Aman! Çıldırmış mısın sen?” diye homurdandım. — “Bırak artık!”
Ama o bırakmadı. Merdivene gömülmüş gibi kendini sabitledi patileriyle; sanki yalnızca oyun oynamıyor, beni tehlikeye karşı uyarmaya çalışıyordu.
Bir kez daha köpeği kenara itmeye kalktım, sert bir tonla:
— “Tamam! Eğer bu kadar akıllıysan, zincirin ucunda kal!”
O anda davranışının tuhaf ama anlamlı sebebini fark eden bir sessizlik çöktü içime. “Zincire bağlı kalacaksın,” dedim ama kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki.
Hemen aşağı indim, ona bir bakış atıp, zincirini tazyikli şekilde sabitledim. “Şimdi gidebilirsin,” dedim ama kendi içimde hâlâ bir huzursuzluk vardı. Merdivenin başına dönüp yeniden tırmanmaya çalıştım.
Ve o an oldu… Gökyüzü dehşet verici bir parlaklıkla çatladı; yıldırım tam o ağacın gövdesine çarptı—tam benim başımın üzerinde… Çatırtılar, ahşap yanığı kokusu ve çakılmalar arasında donakaldım.
Kalbim durmuştu sanki. Nefesim kesildi, yıkılmamak için kendimi zor tuttum. Gözlerimi yavaşça açtığımda, köpeğim hâlâ orada, zincirin ucunda duruyordu—bana bakarken havladığı o kararlı ifade, şimdi bir minnetle karışmıştı.
— “Tanrım…” dedim, boğuk bir sesle. — “Hayatımı kurtardın.”
Yanaklarımdaki rahatsız duyguyla onu kucağıma alıp sımsıkı sarıldım. Kuyruğunu sallayarak mırıltılarla huzur yayıyordu. O anda anladım: bazı canlılar just insanlardan daha derin görür, daha güçlü hisseder—ve bazen sessizce bizi en doğru anda uyarır.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..
error: Content is protected !!