enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Tam o sırada ayaklarının ucunda, çimenlerin arasında deri bir cisim fark etti

Hamile bir kadın, kocasının mezarının başında duruyordu. Karnı yeni yeni belirginleşmiş, yüzü yorgun ama kararlıydı. Elleriyle mezar taşını okşarken gözleri doldu.
“Sen göremedin… ama o seni görecek,” diye fısıldadı.
Tam o sırada ayaklarının ucunda, çimenlerin arasında deri bir cisim fark etti. Eğildi, toprağa yarı gömülmüş bir cüzdan çıkardı. Üzeri çamurluydu, eski görünüyordu ama sapasağlamdı. İçini açtığında önce birkaç buruşuk fotoğraf çıktı: biri kocası, biri bilinmeyen bir kadın ve küçük bir çocuk…
Ama sonra… küçük, titrek el yazısıyla yazılmış bir kâğıt parçası buldu.
“Sana her şeyi söylemeliydim. O kadınla olan geçmişimi, oğlumu… ama seni çok sevdim. Bağışlanmayı hak etmiyorum. Ama bil: Seni seçtim. Onları değil. Bu mezara vicdanımla giriyorum.”
Kadının bacakları titredi. Kalbi sanki iki kere çarptı, sonra bir an durdu. Dizlerinin üzerine çöktü. Elleri karnını tuttu.
“Senin… bir abin mi var?”
Gözyaşları toprağa damladı.
O, kocasının kendine hep “temiz bir geçmiş” sunduğunu sanmıştı. Ama şimdi mezarın başında, kocasının ikinci bir hayatını — ya da hiç bırakmadığı bir geçmişini — öğrenmişti.
Fotoğraftaki kadın, yıllar önce bir düğünde sadece bir saniye gördüğü, ama sonra zihninden silip attığı bir yüzdü.
Ve küçük çocuk… belki de o kadının oğluydu.
Belki de kocasının… ilk çocuğu.
Ama neden şimdi, neden burada, neden böyle?
Cüzdan oraya nasıl gelmişti? Yoksa biri mi bırakmıştı? O adamın mezarının başına, bu gerçeği bulması için mü özel olarak konmuştu?
O gece evine dönerken gözleri hâlâ doluydu. Ama içinde sadece öfke yoktu. Acı, boşluk, ama aynı zamanda bir karar vardı.
“Gerçeği öğrenmeden bu çocuğu doğurmayacağım. Kime benzediğini bilmeden, o gözlerin kime ait olduğunu bilmeden… bu hayat devam edemez.”
Ve ertesi sabah… o fotoğraftaki çocuğu bulmak için yola çıktı.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..
error: Content is protected !!