bağımsızlığımı her fırsatta korumaya çalışıyordum. Günlük işlerimi kendim halletmek—alışverişe gitmek, fatura ödemek, postaneye uğramak—benim için özgürlüğün küçük ama değerli parçalarıydı. O sabah da öyleydi; tekerlekli sandalye ile raflar arasında ilerlerken, dikkatimin dağılmasıyla istemeden bir adamın ayağına çarptım. Hemen durup özür diledim: “Üzgünüm, sizi görmedim.”
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..