Çamaşırları katlarken birden koridordan yükselen tatlı bir sesle irkildim:
— Anne! Tekrar elinde bir şey var!
Adımımı durdurdum, kalbim küçük bir çığlık attı.
— Kim? — derin bir nefesle sordum.
— Marsa! Bir yavru köpek! Başka biri!
Şaşkınlıkla salona koştum ve gözlerime inanamadım: Kedimiz Marsa bahçede, minik siyah bir yavruyu ağzında nazikçe taşıyordu. O anda, salon köşesinde örülmüş sepetin içinde, annesiz dört bebek daha vardı—gözleri kapalı, tüyleri kadife kadar yumuşaktı.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..