Diğer Galeriler
Yorumlar
— “Annenin haklı,” diye ağır bir tonla ekliyordu.
Sessizce üzerime düşeni yapmaya çalıştım: yemek, temizlik, çamaşır… Her gün bir sınav gibiydi; alay, iğneleyici sözler, duygusuz davranışlar… Kendi varlığımı sorgulamaya başladım: “Onsuz ben neyim ki?”
Ta ki bir aile buluşmasında, kayınvalidem yüksek sesle:
— “Biraz daha içersen, oğlumu rezil edersin!” dediğinde, içimdeki her şey patladı.
— “Zaten az içtim,” diye savununca, David ayağa kalktı ve öfkeli bir şekilde:
— “Annemle böyle konuşamazsın!” diyerek şarap döktü üzerime.
O anda bir şey içimde kıpırdadı: Suskunluğum kırıldı. Partiden hiçbir şey demeden çıktım. Eve döndüğümde oturdum ve hayatımda ne kadar daha bu şekilde sürünmeye tahammül edeceğimi sorguladım.
Bu ev benim evim. Ben de bir insanım. Bir sesim var.
Geri döndüğümde David’in ve annesinin eşyalarını özenle kapıya koydum; kilidi değiştirdim — net bir karar: bu kapı artık onlar için kapalıydı.
Kapıyı çaldıklarında soğukkanlı ve kararlı bir sesle söyledim:
— “Bu ev benim. Misafirsiniz ama artık evin kapısı size kapalı.”
O andan itibaren, saygı ve onurumu geri kazandım. Bu, benim yeniden doğuşumun başlangıcıydı.