Nihayet büyük gün geldi, her şey tıpkı hayalimdeki gibi mükemmeldi. Kutlamayı onun evinin bahçesinde, fotoğraf çekimi için ideal bir ortamda düzenlemiştik. Ancak karelerin arasında havuz kenarında çekim yaparken aniden beni itti. Saçım dağılmış, makyajım akmış hâlde sudan çıkarken ona ve arkadaşlarına gülerek baktığını gördüm. Biri olayın videosunu bile çekiyordu, üstelik “Viral olacak!” diye bağırıyordu.
İçimde bir anda her şey parçalandı — beni koruması gereken adam, hayatımın en özel gününde beni aşağılamıştı.
O anda babam araya girdi. Sessizce yanıma doğru yürüdü, elini uzattı ve beni sudan çıkardı. Sonra ceketini alıp omuzlarıma doladı, beni misafirlerin bakışlarından gizledi. Yüzü öfke ve endişeyle doluydu, ama kelimeler çok sertti:
“Bu evlilik iptal,” dedi.
Misafirlerin tümü dondu kaldı. Kocam beyazlamış bir hâlde, babamın ciddiyetinin şaka olmadığını anlamıştı.
Protesto etmeye çalıştı ama babam söze karıştı:
“Bir kadın saygıyı hak eder; hele düğününde bunu bile bile yapıldıysa, sen evlilikten bile anlamazsın.”
İçeride fısıltılar yükseliyor, kimi korku ve şaşkınlıkla bakıyor, kimi babamın bu cesur duruşuna saygı duyuyordu.
Kocam ne demek istediğini hatırlamadan özür dilemek istedi ama babam duruşunu bozmadı. O anne ve baba olarak beni korumuş, beni onurlandırmıştı — ve o anlığın önemi, düğün töreninin ötesine geçmişti.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..